Her köşesi tarih kokan şehir Roma… Devasa yapılar görmek, tarihin en diplerine gidebilmek için inşa edilmiş bir şehir.
Roma Nasıl Gezilir?
Elinizdeki Roma haritasını Tiber Nehri’ni baz alarak 2’ye katlayın. Roma’yı 2 güne bölmüş oldunuz. Artık gezmeye başlayabilirsiniz. Roma’nın tadını almak için elbette yetmez ama mutlaka görülmesi gereken yerler 2 tam günde gezilebilir. Biz 3 günümüzü Roma’ya ayırmıştık çok daha rahat ve ayrıntılı gezebilmiştik.
Tiber Nehri’nin sağında kalanlar ve solunda kalanlar olarak 2 farklı güne bölerseniz, karmaşadan uzak ve hiçbir yeri kaçırmadan gezmiş olursunuz. Zaten gezilecek bütün yerler birbirine yürüyüş mesafesinde olduğu için, bu rotayı bozmamak en doğrusu.

Haritada gezilecek yerleri sizler için işaretledik. Sol üstteki mavi işaretli yer de kaldığımız otel B&B Near‘ı gösteriyor.
İşte o görmeden dönülmemesi gereken 10 yer;
1.Kolezyum (Collesium)

İtalya’nın simgelerinden ve dünyanın en büyük arenası olma özelliğiyle ilk durağımız Kolezyum.
Geçmişte gladyatör savaşlarından taç giyme törenlerine, özel gün kutlamalarından idam cezalarına kadar birçok önemli olaya ev sahipliği yapmış devasa görkemli yapı.
İtalya denilince hemen ilk akla gelen yapılardan biri olduğundan dolayı içeri girmek için bekleyenlerin oluşturduğu sıra da en az yapı kadar görkemli oluyor 🙂 Roma Pass yazımızda belirttiğimiz gibi, burada sıra beklemeden içeri girmek de mümkün.

Kolezyum’un dışardan görünüşü içinden çok daha güzel. İçerisi tam bir harabe ama insan yine de görmek istiyor. Kolezyum’a aldığınız biletle Roma Forumu ve Palatino Tepesi’ni de gezebiliyorsunuz. Bu bölge imparatorluğun kurulu bulunduğu yaşam alanları ve tapınaklardan oluşmuş bir yerdir.
Kolezyum’a ulaşım çok rahat. Özellikle kapısına kadar giden B metrosuna binip “Colosseo” durağında inmek en kolay yoludur.
2.Palatino Tepesi

Antik Roma’nın yerleşim merkezlerinden biridir. Roma Forumu’ndan biraz yüksekte olmasından kaynaklı olarak, bu tepeye çıktığınızda Roma manzarasını görebilirsiniz.
İmparatorların evlerinin olduğu bölge olması, bu tepenin en önemli özelliğidir. Tepeye kadar zorlanmadan çıkarım diyorsanız buyrun yapın. 🙂 Biz hamilelik durumunu da göz önünde bulundurarak yarısına kadar çıkabilmiştik. Birçok bölümü kapalı ve bakımdaydı.
3.Roma Forumu

Roma’nın hukuk, ticaret ve siyasi hayatının merkezi olarak bilinen bölgedir. Birçok tapınak ve davaların görüldüğü dev yapılar bulunmaktadır. Roma Forumu insanı tarihin içinde hissettiriyor.
Bol bol fotoğraf çekilmek dışında hiçbir şey yapmamanızı tavsiye ediyoruz. Zira her yer kameralarla izlenip sık sık anonslar yapılıyor. Geçtiğimiz sene Roma Forumu’ndaki tarihi eserlerden birine adını kazıyan Türk genci, hala Roma hapishanelerinde yatmaktadır 🙂
Tarihi eserlerini koruma konusunda son derece hassas davranıyorlar. Roma Forumu’na girerken çantanız aranıyor ve içinde cam varsa çıkartmanız isteniliyor. Bunu da küçük bir ayrıntı olarak paylaşalım.
Yukardaki saydığım 3 yer tek müze sayılıyor ve Kolezyum için aldığınız biletle diğer ikisini de gezebiliyorsunuz.
4.II.Victor Emmanuelle Anıtı

İtalyanların deyimiyle “Düğün Pastası”… Roma krallığının ilk kralı olarak bilinen II.Victor Emmanuelle’i onurlandırmak adına yaptırılmış yapıttır. Şehrin kesişim noktalarından olan Piazza Venezia’da yer alır. Tamamı saf beyaz mermerden yapılmıştır ve üzerinde tanrıça Victoria’nın olduğu 4 atlı figürü yer almaktadır.

Neden düğün pastası? İtalyanlara göre bu yapı Roma’nın genel görüntüsüne aykırı renk seçimine sahiptir. Genel olarak Roma’da sarı ve kahverengi tonlar hakimken, bu yapının beyaz oluşu bütünlüğü bozmaktadır. Bu nedenle İtalyanlar bu yapıt için “Düğün Pastası” demişlerdir.
Anıtın merdivenlerine çok yoruldum deyip oturmayın. Anlamadığımız bir şekilde görevliler düdükle hemen uyarıp kaldırıyorlar 🙂
Geceleri muhteşem ışıklandırmasıyla yapıya ayrı bir atmosfer katıyorlar. İmkanınız olursa gece de görmeye gitmenizi tavsiye ederim.
5.Pantheon

Tüm tanrıların tapınağı anlamına gelmektedir. Roma’da görebileceğiniz en güzel yerlerden birisi… Antik Roma’da tüm tanrılar için inşaa edilmiştir ve günümüzde de hala kullanılmaktadır. Dünya tarihinin en iyi korunan yapılarından biri olduğu söylenmektedir. O dönemin şartları düşünüldüğünde tepesindeki dev kubbenin nasıl yapıldığı hala merak konudur.

Kubbenin tam tepesinde büyükçe bir açıklık göreceksiniz. Rivayete göre bu açıklıktan içeriye yağmur girmemektedir. Ancak bir gün önce sel seli götüren Roma’da buraya gittiğimiz gün güneşli olunca bu rivayeti test edemedik 🙂

Dışarıya çıkmadan önce bütün turistlerin yapmadan dönmediği bu pozu çekilmezseniz, Pantheon’u gezdim demeyin.
Dışardaki meydanı bizim için hala Roma denilince akla gelen ilk yer. Bir yandan faytonları izleyip bir yandan canlı klasik müzik eşliğinde roma dondurması yemenin keyfine bakıp saatlerce orada kalmak isteyeceksiniz.
6.Aşk Çeşmesi (Fontana di Trevi)

Çeşme deyince bizim aklımıza ilk önce bildiğiniz çeşme gelmişti. Sonra fotoğraflarını görünce bunun bir çeşme olmadığını adeta bir sanat eseri olduğunu görmüş olduk 🙂
Çeşme Papa XII. Clement tarafından yaptırılmış ve inşası 30 yılda tamamlanmıştır. Roma’daki diğer yapılara kıyasla yaşı çok daha gençtir.
Birçok heykel göreceğiniz bu çeşmenin en ünlü özelliği, sırtınızı dönerek havuza para attığınızda dileklerinizin gerçek olacağı inancıdır. Bu sebeple havuzun için binlerce bozuk para dolmuştur. Bazı kaynaklarda okuduğuma göre, her akşam görevliler tarafından toplanan bu paralar Roma için ciddi gelir kaynaklarından biriymiş.

Roma’da sık sık çeşme, havuz göreceksiniz. Her su birikintisine de para atılmış olması insana biraz abartı geliyor 🙂
Çeşme ne yazık ki bizim gittiğimiz zaman tadilata girmişti, dolayısıyla sulu halini görememiştik.
7.Piazza Navona Meydanı

Navona aslında Antik Roma döneminde stadyum olarak kullanılmış, elips şeklinde bir meydandır. Eğlence ve cafelerin merkezi olması nedeniyle gece gündüz hareketli ve kalabalıktır.
Meydanda birçok sanatçı, eserlerini sergilemektedir. Bu özelliğiyle Navona Meydanı ruhunuzu doyuracak tam bir sanat sokağıdır. Ressamlar, dansçılar, müzisyenler bu meydanda toplaşmış hünerlerini gösterirler. Bu bağlamda Roma’da eğlenceye ve sanata doyacak, meydanı keyifle hatırlayacaksınız.
Aynı zamanda meydanın ortasında “4 Nehir Çeşmesi” yer almaktadır. Çeşmedeki 4 heykel, 4 faklı kıtada bulunan, Nil, Ganj, Tuna ve Plata Nehirlerinin tanrılarını göstermektedir. İşte para atmak için bir fırsat daha 🙂
8.İspanyol Merdiveni

İspanyol Merdiveni, Roma’nın en canlı yerlerinden biridir. Birçok mağazanın da bu bölgede olması, alışveriş severlerin yoğun ilgisine neden olmuştur.
Bu bölgede İspanya Elçiliğinin olması sebebiyle adına ispanyol merdiveni denilmiştir. Ne yapılır bu merdivenlerde diyorsanız, bu merdivenler tam bir dinlenme yeridir. Gezi rotası oluştururken burayı sona bırakmanızı tavsiye ederim. Bir dondurma alıp günün yorgunluğunu bu merdivenlerde oturarak atabilirsiniz. Hemen merdivenin yanında da metro hattı bulunmaktadır. Eğer seçeceğiniz otel, metro güzergahındaysa ispanyol merdivenlerinde vakit geçirip metroya binerek otele dönmek çok rahat olacaktır.

Merdivenlerin aşağısında fotoğraftaki gibi kayık şeklinde bir küçük çeşme göreceksiniz. Eğer Aşk Çeşmesi’nde suya para atamadım diye üzülüyorsanız, bu çeşme de işinizi görecektir. İçi diğer çeşmelerde olduğu gibi bozuk para doludur 🙂
9.Castel Sant Angelo

Muhteşem “Melekler Köprüsü”nden geçerek ulaşacağınız bu kale Roma İmparatoru Hadrian için yapılmıştır. Kalede birçok zindan bulunur. Hatta Fatih Sultan Mehmet’in oğlu Cem Sultan da bu zindanların birinde hapis yatmıştır.
Kale bir çok yönüyle dramatik özellikler taşımakta ve insanın tüylerini ürperten hikayeler barındırmaktadır. Burada yatan çoğu mahkumun zindanlarda ölüme terk edilmesi ve idam edilen mahkumların kafalarının, ibret olsun diye bir süre köprüde asılıyor olması bunlardan bazılarıdır.

Kalenin en güzel tarafı, tepesine çıktığınızda sizi bekleyen Roma manzarasıdır. Bir yandan Tiber Nehri, bir yandan San Pietro Bazilikası sizi ihtişama doyuracaktır.
10.San Pietro Bazilikası ve Vatikan Müzeleri

Burası her ne kadar Roma’nın içinde yer alsa da, kendi kanunları olan başka bir ülkenin sınırlarındadır. Dünya’nın en küçük ülkesi Vatikan…
Hristiyanlığın merkezi ve en büyük kilise olan San Pietro Bazilikası, Constantine tarafından Saint Peder’in şehit edildiği yere inşa edilmiştir. Bazilikanın kubbesi Michelangelo tarafından tasarlanmış ve yapımı 100 yıldan fazla sürmüştür.
330 basamaktan oluşan merdiveni tırmanıp kubbenin tepesine varabilirseniz, eşsiz Roma manzarasını izleyebilirsiniz 🙂

Vatikan müzeleri, hristiyanlık tarihinin en özel parçalarının, önemli rönesans sanatçılarının heykellerinin ve geçmişten günümüze papaların, azizlerin adına yapılmış eserlerin sergilendiği dev bir müze zinciridir. Bu bölümde görmeden dönmemeniz gereken en önemli yapı, meşhur Michelangelo’nun “Yaratılış” eserinin yer aldığı Sistine Şapeli’dir. Vatikan hakkında daha detaylı bilgiyi içeren yazımıza buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.
Müzeleri ve bazilikayı gezmek gününüzün yarısından fazlasını alacaktır. Bu nedenle yazımızın başında da belirttiğim gibi kale ve Vatikan için (Tiber Nehri’nin solunda kalanlar) ayrı bir gün ayırmanızı tavsiye ederim.
İyi Seyahatler…
Roma deyince burnumu sokmadan duramıyorum:)) orada yaşadığım günleri hiç unutmayacağım. Benim de bir katkım olsun: her ayın ilk pazar günü Roma’da collesium da dahil, tüm müzeler ücretsizdir!!