Her ne kadar Roma ’nın merkezinde de olsa, ayrı bir ülkedir Vatikan. Roma’da geçerli olan hiçbirşey burada değildir. Kendine özgü bayrağı, yasaları, askerleri, sınırları olan başka bir ülkedir.
Vatikan’a girerken pasaport kontrolünden falan geçmiyorsunuz. Hatta Roma sokaklarında gezerken kendinizi aniden San Pietro Meydanı’nda buluveriyorsunuz. Bu anlamda katoliklerin merkezi ve en büyük kilise olan San Pietro Bazilikası’na elinizi kolunuzu sallayarak girebilirsiniz.
Vatikan’ın çevresi dev surlarla çevrilidir. Dolayısıyla serbestçe girebildiğiniz tek yer bazilikadır. Surların içinde ne var diye sorarsanız, müzeler, bahçeler ve başta papa için yapılmış konutlar bulunmaktadır. Nüfusu 800 civarındadır.
En büyük gelir kaynağı turizmdir. Katolikler özellikle noel ve paskalya zamanları gibi dini bayramlarda yada papa seçimleri veya papanın cenazesinde yoğun bir şekilde Vatikan’ı ziyarete gelirler.
Vatikan’ın askerleri değişik kostümleriyle ilgi çeken, gönüllü İsviçreli muhafızlardır. Papanın uğruna ölmeye yeminli bu muhafızlar Vatikan’ın güvenliğinden sorumlu en disiplini kişilerdir.
Vatikan’da Gezilecek Yerler
Vatikan Müzeleri
Roma’daki bir gününüzü de Vatikan ve müzelerine ayırmaya karar verip yola düşüyorsunuz. Tabiki de her önemli yerde olduğu gibi korkunç sırayı görünce şoka giriyorsunuz 🙂 Evet malesef burda da çok uzun sıra beklemek zorunda kalıyorsunuz. Ama biz hiç sıra beklemeden içeri girmiştik. Aşağıda detaylarını okuyabilirsiniz. 😉
Müzelerde sayısız heykel, resim, papaların eşyaları ve dini sanat koleksiyonları sergilenmektedir. Herşeyden önce şunu belirtmeliyim ki, eğer müzeleri rehber ya da elinizde hazırlamış olduğunuz bilgi kitapçıkları olmadan gezecekseniz sıkılabilirsiniz. Çünkü tam 2 saat boyunca tavandan tabana sergilenmekte olan eserlere bakarken, anlamlarını bilmediğiniz içerikler size birşey ifade etmeyecektir. Bu anlamda Vatikan Müzeleri’ne girmeden önce sergilenen eserler hakkında bilgi toplayıp girdiğinizde okumanızı tavsiye ederim.
Müzeleri gezerken içiçe geçmiş onlarca galeriden geçeceksiniz. Bazı galeriler arasında bahçeler bulup biraz dinlenebilirsiniz.
Müzeler başta sevimli gelse de sonlara doğru kabak tadı vermektedir 🙂 Aşırı kalabalık adeta yavaş akan bir ırmak gibi sizi akıntıda ilerletecek, “buraları da pas geçeyim hızlıca ilerleyim” deme şansı bırakmayacaktır 🙂
Aslında bana kalırsa buraya gelenlerin %80’i Sistine Şapeli’ni görmek için bu müzeleri gezmek zorunda kalıyor. Müzeleri bitirmeden kestirme yoldan şapele ulaşamıyorsunuz. Müzeler baştan aşağı sanat şaheserleri içeriyor ama bize göre Sistine Şapeli tek başına hepsini geride bırakıyor.
Vatikan müzeleri ve Sistine Şapeli için internetten online olarak bilet alabiliyorsunuz. Bu size büyük bir zaman kazandırıyor. Vatikan duvarları boyunca uzanmış sırayı beklemeden randevu saatinizde biletinizi göstererek içeriye girebiliyorsunuz. Biz bu rahatlığı yaşayanlardanız ve mutlaka tavsiye ediyoruz. Bilet için buraya tıklayabilirsiniz. Gideceğiniz günü ve saati seçip ödemenizi yapın. Çıktınızı alıp gittiğinizde metrelerce kuyruğu görüp bizi hatırlayın yeter 🙂
Bilet alırken diğer opsiyonları da incelemenizde fayda var. Vatikan için bir çok seçenek bulunmakta, linkini verdiğim bilet aralarındaki en uygun ve en yeterli olanı. (Fiyatı 16 €’dur, uluslararası öğrenci belgesine sahip 25 yaş altındakiler daha indirimli alabiliyor) Bileti internetten aldığınızda 4 € rezervasyon ücreti alıyor. Ama kesinlikle o sırayı beklemektense 4 € ekstradan ödemeye değer.
Sistine Şapeli
Şapelin en önemli özelliği, günümüz de dahil olmak üzere papalık seçimlerinin burada yapılmasıdır. Yeni papa seçileceği zaman kardinaller bu şapelde toplanır. Şapelin tepesine kadar uzanan bacadan duman yoluyla haberleşilir. Eğer yeni papa seçilirse bu bacadan beyaz, seçilemezse siyah duman çıkar.
Duvarlardan tavana kadar baştan aşağı sanat eseridir. Şapelin tavanını süslemesi için 1508 yılında Papa II.Julius tarafından Michalengelo görevlendirilmiştir. Zamanın koşulları düşünülünce, yukarıya bakarak kusursuz eserler yaratması Michalengelo’nun ustalığını bir kez daha kanıtlıyor. Başlangıçta Papa tarafından sadece 12 havari resmi yapılması için görevlendirilen Michalengelo, birbiriyle ilişkili 9 dizi eser çizmiştir. İçlerinden en ünlüsü olan “Adem’in Yaratılışı” adlı eseri tavanın tam ortasında görebilirsiniz.
İçerde sesli konuşmak ve fotoğraf çekmek yasak. Görmüş olduklarınız kaçak yollu çektiğimiz fotoğraflar. Bu nedenle Adem’in Yaratılış’ı da son anda fotoğrafa dahil olabilmeyi başarmış 🙂
Sistine Şapeli’ni mutlaka görmenizi tavsiye ederim. Goethe’nin burası için söylediği bu sözü zaten her şeyi özetliyor.
“Sistina Şapeli’ni görmeden, bir insan bir adamın neler başarabileceği hakkında elle tutulur bir şey tahayyül edemez.” (Goethe)
Sarmal Merdivenler
Sistine Şapeli’nden sonra göreceğiniz bu merdivenler Giuseppe Momo tarafından tasarlanmıştır. İkili sarmal merdivenler içiçe geçmiş 2 merdivenden oluşur. Merdivenlerden birisi yukarı çıkarken diğeri aşağı doğru inmektedir. Aynı zamanda kenarlarında bronz heykellerle süslü bu merdivenler harika bir görsel oluşturmaktadır.
Vatikan Müzeleri içinde fotoğraf çekmek için en ilgi çekici yerlerden birisidir.
San Pietro Bazilikası
San Pietro Bazilikası hristiyanlık aleminin en büyük ibadet ve hac yeridir. Bazilikada aynı anda 60.000 kişi ibadet edebilir.
Bazilika, imparator Constantine tarafından Saint Peter’in şehit edildiği noktaya inşa edilmiştir. Kubbesi Michalengelo tarafından tasarlanmış ve yapımı uzun yıllar sürmüştür.
Kubbenin tepesine çıkıp muhteşem Roma manzarasını izleyebilirsiniz. Tepeye asansörle ya da merdivenle çıkabiliyor. Merdivenle çıkmak isteyenler 6 € ödeyip 330 basamak çıkmanın keyfini yaşarken, 7 € verip asansörle çıkmak isteyenler de saatlerce turist kuyruğunda beklemenin tadına varırlar 🙂 Bu nedenle tepeye çıkmanızı tavsiye etmiyoruz. Manzara görmek için az ilerdeki Castel San Angelo’yu tercih edebilirsiniz.
Kubbeyi tasarlayan Michalengelo, ne yazıkki kubbenin bitmiş halini görememiştir. Ölümünden 30 yıl sonra bazilikanın inşası tamamlanmıştır.
Bazilikanın içinde muhteşem heykeller göreceksiniz. Bunlardan en ünlüsü yine Michelangelo’nun 25 yaşındayken yapmış olduğu başyapıtı “Pieta” heykelidir. İsa’nın çarmıha gerildikten sonra Meryem Ana’nın kucağında yatışını tasvir eder. Bazilikanın içinde özel camlı bir bölümde görebilirsiniz.
Bazilikayı gezmek ücretsizdir. Yalnızca içeriye girerken güvenlik tedbiri nedeniyle X-Ray cihazında uzun kuyruklar oluştuğunu görebilirsiniz. Çekinmeden sıraya girin. Çünkü sıra çok hızlı ilerliyor ve içeriye 10 dakikada girebiliyorsunuz.
San Pietro Meydanı
Meydanın tasarımını ünlü rönesans sanatçılarından Bernini yapmıştır. Tasarımında göreceğiniz gibi meydanı 2 yandan kucaklayan elip şeklinde bir yapısı vardır. Papa bu meydandan halka seslenir.
Her pazar öğle vaktinde, papa konutunun penceresinden meydanda toplanan halka seslenir. Eğer pazar günü orada olursanız papanın konuşmasından dolayı oluşan kalabalığı görmüş olursunuz.
San Pietro’nun hem meydanında hem de kilisesinde göreceğiniz her şeyi rönesansın ünlü sanatçıları tasarlamıştır. Dolayısıyla her köşesi sizi etkileyecek ve bol bol fotoğraf çekebileceğiniz ortam sağlayacaktır.
Vatikan’ın her köşesi büyüleyici bir görkeme sahip. Roma’da beni en çok etkileyen yerdi ve otelimizin de Vatikan duvarına yakın oluşu nedeniyle San Pietro’nun her halini görmüş olduk. Roma’ya gitmişken uğramadan dönmemenizi tavsiye ederiz.
Bu da bonus fotoğraf olsun 🙂
İyi Seyahatler…
Comments 1