Belki de Tayland denilince çoğumuzun aklına ilk olarak filler geliyordur. Eğer öyleyse bu çok normal, çünkü Tayland Filleri ülkenin resmi ulusal hayvanı kabul edilmiş.
Tayland genelinde yıllardır filler, savaşlarda, yük ve insan taşımacılığında kullanılmış. Sirklerde şirinlik yaptırılmış, turist eğlendirilmiş, oradan oraya çıkarılmış ve aslında anatomisine uygun olmayan ne varsa fillere zorla yaptırılmış. Bütün bunlar da hayvanları, ateşle korkutarak, bacağından zincirlenip tutsak edilerek yapılmış. Daha sonra aslında bu etkinliklerin fillere zarar verdiğinin bu sebeple ölen çok sayıda filin olduğunun farkında olanlar bu etkinliklerden filleri kurtarıp tedavi edecekleri barınaklar kurmuşlar. 1900lü yıllarda ülke genelinde 100.000 civarında fil bulunurken 1986 yılında Tayland filleri nesli tükenmekte olan hayvanlar listesinde yer almış. 2010 yılında Tayland’da fillerin kullanılması yasaklanmış ve filleri koruma kanunu çıkarılmış. 2020 yılındaki verilere baktığımızda bu sayı 3.500’den az kaldığı görülüyor.
Ülkemizde filleri hayvanat bahçeleri dışında görmek pek de mümkün olmadığı için Tayland’a gidince fillerle yapılan aktiviteler haliyle dikkatimizi çekiyor. Fil safarisi ve fil sirkleri en çok göreceğiniz 2 etkinlik türü. Ancak bu yazıda size bahsedeceğimiz bu ikisi de değil. Bu yazının konusu BU ETKİNLİKLERDEN KURTARILMIŞ FİLLER!
Phuket’te başta olmak üzere Tayland’ın birçok şehrinde fil barınaklarına rastlamak mümkün. Phuket’in en çok bilinen barınağı “Elephant Jungle Sanctuary Phuket”. Tur şirketlerinde burası çok fazla karşınıza çıkacak. Ancak diğer barınaklarda da göreceğiniz şeyler birbirinin aynı. Bu sebeple fiyatı size uygun gelen bir yer ziyaret edebilirsiniz.
Barınakların var olma amacı insanlar tarafından eziyet edilerek kullanılmış filleri hem psikolojik hem de fiziki olarak tedavi etmek. Yani bir kısım bozuyor bir kısım tamir ediyor. Peki biz ne yapıyoruz bu barınaklarda? Filleri besliyor, onlarla oyunlar oynuyor, dokunuyor, sarılıyor, banyo yaptırıyor, öpüp evinize dönüyoruz. Nasıl ama? 🙂
Baktığınızda üzerinize bassa sizi kolaylıkla ezebilecek güçte görünmelerine rağmen bir o kadarda çocuksu ve savunmasızlar. Ancak oraya gitmeden önce şöyle bir soru aklımıza takılmıştı; madem hayvanı sirklerde insan oyuncağı olmaktan kurtarıyorsunuz sonra niye onlarla başka bir etkinlik yapıyorsunuz. Doğaya bıraksanız ya? Oraya gittiğimizde öğreniyoruz ki her şeyden önce barınaktaki filler özgürler. Serbestçe -ziyaretçilere zarar veremeyecek ölçüde- alanlarda gezip takılabiliyorlar. Anatomilerine aykırı işler yapmıyorlar. İtaat ettikleri kişiler var ama onlar da -gözlemlediğimiz kadarıyla- “burada dur, otur, kalk, yürü” gibi talimatlar verebilmesi için. Neticede hortumuyla bize 2 tokat atsa feleğimiz şaşar Aynı zamanda doğada yetişmedikleri için kendilerini nasıl savunacaklarını bilmiyorlar ve bu yüzden de tekrar esir düşme ihtimalleri yüksek.
Gittiğimiz barınakta 18 adet fil vardı. Ancak bunlardan yalnızca 3 tanesi insanlarla iletişim kurmaya hazırdı. Diğerlerinin tedavileri ormanın başka bir bölümünde devam ediyordu. Kiminin kulağı yırtılmış, kiminin ayağındaki zincirden bileği ezilmiş, kiminin beli kırılmış binlerce fil var Tayland’da. Bizim gördüklerimiz arasında bir filin bacağında zincir izi vardı. Yüreğiniz parçalanıyor, söylenecek söz bulamıyorsunuz.
Barınaklara gitmek için tur firmalarıyla anlaşıyorsunuz. Gruplar halinde günde 2 kez fillerle iletişim etkinliği düzenleniyor. Anladığımız kadarıyla bireysel olarak girmenize izin verilmiyor. (Emin değiliz) Zaten o ormanlara ulaşım sağlayabilmek tura vereceğiniz para kadar filandır büyük ihtimalle 🙂 Barınaklar gönüllülük esasına göre kurulmuş ama ziyaretçilerden para alınıyor. Bunun sebebi de ‘fillerin yediği tonlarca yemeği, barınağın diğer giderleri ve hayvanların tedavi masraflarını karşılamak’ olarak açıklıyorlar.
Tayland’a gittiğinizde fillere binmek yerine önce böyle bir etkinlikle onlara temas etmeyi tercih edin. Gözlerine bakın. Size baktığını, size bir şeyler anlatmak istediğini iliklerinize kadar hissedin. Hortumuna sarılın. Derisini yanağınızda hissedin. Sırtını fırçalayın. Elinizdeki muzu görünce nasıl güldüğünü gözlemleyin. Sonra yine isterseniz fillere binersiniz.
İyi seyahatler…