Amsterdam ’ın pahalı bir şehir olması, konaklama seçimini oldukça zorlaştırıyor. Özellikle çocuklu ailelerin kriterleri daha farklı olabileceği için konaklanacak yer çeşidi daha da azalıyor. Amsterdam’a gitmeden önce uygun fiyatlı ve rahat bir otel seçimi yapmak bizim en çok vakit harcadığımız konu olmuştu.
Eğer seyahatiniz hafta sonuna geliyorsa fiyatlar hafta içinden çok daha pahalı oluyor. Seçeceğiniz otel ne kadar merkeze yakın olursa fiyatlar da o kadar pahalı ve uygun olan oteller de bir o kadar vasat oluyor. Bu nedenle tramvay hatları üzerinde merkeze biraz daha uzak bölgelerde çok daha uygun fiyat
ve kalitede otel bulmanız mümkün.
Karar verme aşamasında merkezde ve merkezde olmayan (ulaşıma da para harcayacağınızı göz önüne alarak) birer otel kıyaslayabilirsiniz. Amsterdam’da yeme ve içme de pahalı olduğu için kahvaltı dahil oteller seçmenizi tavsiye ederiz.

Bütün bunları göz önünde bulundurarak tercihimizi Alp Hotel’den yana kullandık. Benzer fiyatlardaki diğer konaklama seçeneklerine bakınca Alp Hotel gözünüz kapalı rezervasyon yaptırabileceğiniz iyi bir otel. Merkeze yakın sayılabilecek bir konumu bulunuyor. Yürüyerek Dam Meydanı’na 15 dakikada varabiliyorsunuz. Yürümek istemeyenler için otelin hemen önünden 12 ve 13 nolu tramvaylar geçiyor. Biz çok az tramvay kullanarak Amsterdam’i gezdik. Açık havada yürüyerek gezmeyi sevdiğimiz için otelin merkezi sayılabilecek bir yerde olması bizim için harikaydı.
Alp Hotel işletmecileri Türk. Bu nedenle dil problemi yaşamadan hem Amsterdam hakkında detaylı bilgiler aldık hem her konuda problemlerimizi rahatça iletebildik hem de Hollanda’daki Türkler hakkında uzun uzun sohbet etme şansı yakaladık.

Otelde birçok oda çeşidi bulunuyor. Odaların büyüklüğüne göre fiyatları da değişiyor. Biz geceden geceye kullanacağımız ve artık daha fazla konaklamaya para harcamak istemediğimiz için en küçük odasında konakladık. En küçük oda gerçekten çok küçük. Yani odaya girer girmez sadece 2 adım atabiliyorsunuz. 😀 😀 Sonrasını yatak kaplıyor. Küçük ama sempatik bir odaydı. En azından caddeye bakan manzarasıyla her an Amsterdamla içiçeydik (diye kendimizi avuttuk)
Otelde çok çeşitli ve doyurucu bir kahvaltı da fiyata dahildi. Bunun yanında 24 saat boyunca çay ve kahve servisi ücretsizdi. Bütün gün gezmekten yorulup kendimizi otele attığımızda, lobisinde birer kahve içmek paha biçilmez bir mutluluktu. Amsterdam’da Eurolarınızı sel gibi akıtırken bir cafede oturup kahve içmek size büyük lüks gelecek. Otelin cafe özelliği işte bu yüzden bu kadar kıymetliydi.

Çocuklarınıza mama/yemek hazırlamak yurtdışındayken bazen çok zor olabiliyor. Biz Türkiye’den götürdüğümüz çabuk çorbalarımızı hazır noodlelarımızı heran bulabildiğimiz sıcak su sayesinde rahatlıkla tüketmiştik.
Yurtdışında kaldığımız bu tek Türk oteline -odanın çok küçük olması ve yatağının çok rahat olmaması dışında- tam puan vererek ayrıldık. Amsterdam’a gittiğiniz zaman, gönül rahatlığıyla konaklayabilirsiniz.
Otelden rezervasyon yaptırmak isterseniz buraya tıklayabilirsiniz.
Rahat seyahatler…